Thursday, January 31, 2008

...ev işi neden bitmiyor?...

Sabah 10 dan beri temizlik yapıyorum. Tam bitti diyorum bu sefer çamaşır makinesi durduğu için ötüyor. Oraya koşuyorum toplayıp asıyorum. Hemen arkasından yemek yapmam gerektiğini hatırlayıp mutfağa koşuyorum. Bir bakıyorum su bitmiş hemen arıyorum. Sonunda yine bitecek ama yaşamak için lazım işte. :) En sonunda oturuyorum tv yi açıyorummmm ve telefon çalıyor hemen fırlıyorum... Aman Allahım ne kadar zor kadınların işi. :) Tüm bunlarla kalsa iyi. Bir de akşamları sofra hazırla kaldır ardından çay, sonra meyve, kahve, su vs. gece boyu hizmet. Sitem ediyorum sanmayın sadece anlatıyorum. :) Herşeye rağmen yaşamak en önemlisi sağlıklı yaşamak herşeyden çok önemli. Bu gece rüyamda saçlarımın tutam tutam döküldüğünü, kanser olduğumu gördüm. Bunu düşünmek bile çok üzücü. Neyseki bir rüyaydı.
Sonunda oturdum çayım beni bekliyor. Biraz kitap okumak istiyorum. Aslında bugün Kadıköy'e gitmek istedim fakat görüldüğü gibi işler yeni bitti. Belki yarın gidebilirim. Belki yarından da yakın. :) Şu an bile çıkıp gidebilirim. :))

Friday, January 25, 2008

ben geldim

Geldim, bakındım, gidiyorum.... Yazı yazasım hiç yok nedense. Uzun zamandır açmıyorum bile blogu. :( Bir ara uğrarım gene, şimdi gezmeye gidiyorum.

Sunday, January 13, 2008

yaz yaz yaz en sona beniii


Yazdan kalma bir gündeen. Ya da çölde çay filminden. Bir sahne var aklımda oyuncular sanki biziz mutsuzuz ikimiziz..... Yaz mı? Yaz mı? :) çok sevindirik oldum bi an. Yaz gelsin cıvıl cıvıl olalım yeniden. İçimden neler neler yazmak geliyor bir bilseniz. Son haftalarda bir çok şey yaşadım. Fakat anlatmayacağım :) burada kesiyorum bu yazıyı. Yaz hayalleri kurmaya gidiyorum. Sadece bugün çok güzel bir çift yazlık ayakkabı aldığımı söyleyebilirim. :) Belkide yaz sevincim bu yüzden depreşti. Ve son olarak size yazdan kalma balayı resmimi bırakıp kaçabilirim. (Abant) Ayakkabılar daha sonra :)

Monday, January 7, 2008

Ev hali, sıkıntı hali

Çok sıkılıyorum. Bazen yapacak hiçbirşey bulamamak kendimi işe yaramaz hissettiriyor. Şu an ki halim de öyle. Her zamanki gibi tv'de işe yarayacak birşey yok. Yemek yap, evi temizle, kendine bak, uğraş...vs. ömür bunlarla geçmiyor işte. Bazen hep dünya için uğraştığımı düşünüyorum. İnsanoğlu ne garip. Hep kendimizi düşünmeye programlanmış gibi yaşıyoruz. Hayatı basit yaşamayı isterken nefislerimize, isteklerimize karşı koyamıyoruz. Nazım Hikmet'in o çok sevdiğim şiiri tam da anlatmak istediklerimi anlatıyor...

Basit yaşayacaksın
BASİT
mesela susayınca su içecek kadar Basit
Dört çıkacak,ikiyle ikiyi çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın
Tek bir düğme,tek bir cümle gibi.
Sevince lafı dolandırmadan söylediğin "SENİ SEVİYORUM"
gibi
Basit bir öpücük yetecek sana.
Basit,sıcak bir öpücük ; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin
tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,Öpücük için
yiyeceksin
Hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek sana rakamların veremediği
mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak en
değerli kağıdın-hep yanında taşıdığın,atmaya kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek,iki harekette
soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman,ve yola çıkman arasında geçen
süre;
Kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve Kendin bile
anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak.
Kaf Dağının önünde bekleyecek mutluluklar
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
Ya da bir damla göz yaşı yaşatacak sana en ucuz romanını.
Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın nasıl oturacağını
bilemediğin safrada,
Parmakların en kıymetli çatalın,yine aynı parmaklar
çözecek en karmaşık
denklemleri.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün
Saatin,sadece saati gösterecek,telefonunu sadece telefon
etmek için
kullanacaksın.
Küçük bir not defteri olacak "bilgini" en hızlı "sayan".
Basit yaşayacaksın basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit...

ÇAY SİMİT VE PEYNİRLE
NAZIM HİKMET

Sunday, January 6, 2008

Bir pazar günü daha bitmek üzere

Bitmek üzere diyorum çünkü başlangıcını göremedik. Saat tam 14.27 de uyandık. :) Kendimizi uyumaya verdik. Defalarca uyanıp uyanıp saate bakmadan su içip yattım tekrar. Sanırım saat 15.30 gibide de kahvaltıdan kalktık. Öyle böyle derken dışarıyı görmeden akşam oldu. Arkadaşlarım aramış ulaşamamışlar. Nereden bilsinler o saatte uyuduğumu. Bu kadar uyumanın da bir açıklaması var tabi. Gece çok geç yattık. Saat 00.00 da taksime doğru çıkıp gezdik. Arabamızı ilk defa ben kullandım. Çok keyifliymiş otomatik vites yahu. Nasıl uğraşıyormuşuz 1000 defa vites değiştirmekle. İnsanlar hayatlarını zorlaştırmaktan başka birşey bilmiyorlar. :) Kettle varken çaydanlıkta su kaynatmak gibi birşey bu da. :p

Friday, January 4, 2008

Karlar düşer, düşer düşer ağlarım...

...hep ismini, hep ismini anarımm... Diye devam eden bu şarkıyı hepiniz biliyorsunuzdur. Çok hoşuma gidiyor benim. İstanbul'a karlar düşer de ben söylemem mi bu şarkıyı hiç. Bakalım nasıl devam edecek. Ya da durup tekrar güneş mi açacak? İlerleyen günlerde rapor vermeye devam edeceğim. :) Ne de olsa meteoroloji müdürü kızıyım. Anlıyoruz. :)Şu an ilginçtir ki sol elimin serçe parmağı üşüyor. :)) Sadece o ama. Neyse bugün okula yeni dönem ders seçimlerimi yapmaya gittim. Koskoca ders ağacından sadece 1 tane ders alabildim. Dersimin ismi Cinsel Davranışlar. İlgili arkadaşlara duyurulur. Hepsini zamanında almışım ders kalmamış bana ya. Napıcam ben haftanın 6 günü. Gezicem mi hep? Olmazki ama hiç sevmem ben gezmeyi. :p Hemen yeni aktiviteler bulmalıyım kendime. Uzun zamandır evdeki dikiş makinamı alıp eskisi gibi değişik şeyler dikmek istiyordum. Belki bahane olur. Lİsede moda tasarımı ve tekstil okudugum için birşeyler biliyoruz yani. Çıkardığım kalıplar bile duruyor. Ya da sadece çizim yaparım. Slüetleri giydiririm. Maksat soğuk kış günlerini eğlenceli hale dönüştürmek. Soğuk kelimesi bana acı gibi geliyor bazen. Böyle biri üşüyünce sanki heryeri acıyormuş gibi hissediyorum. Kendimden biliyorum. :) Çorapsız bir hayat düşünmek benim için zor. Bir de sabah uyanınca hemen ayağımın altında terliklerim olmalı. Sandığın üzerinde de sabahlık ya da yün yeleğim. Çok seviyorum yün yeleklerimi. :) Eşim beni öyle görünce '' Nineemm benim'' diyor. Üşümek yaşlılara mahsus sanki. Üşüyorum işte. Üşüyorum, üşüyorsun, üşüyor, üşüyoruz, üşüyorsunuz, üşüyorlar. :) Herkes üşüyor çünkü kış geldi. Allah allah ya.